Alerjik Sözlük, muayene esnasında Alerji uzmanı doktorunuzdan duyduğunuz veya bu blog dahil internet üzerinden okuduğunuz yazılarda rastladığınız ancak anlamını bilmediğiniz terimleri size açıklamak amacı ile hazırlanmıştır. Aslında hazırlanma süreci halen devam etmekte olup günbegün yeni ve güncel terimler eklenecektir.
Öncelikle Türkçe’de sık sık yaptığımız bir yazım hatasını düzeltmekle başlayalım. İngilizce’de Allergy olarak çift L harfi ile yazılan alerji kelimesi aslında dilimizde Alerji olarak tek L harfi ile yazılmakta ve okunmaktadır. Aynı şekilde alerji kelimesinden türeyen Alerjik, Alerjen gibi kelimeler de aynı şekilde tek L harfi içermektedir.
Alerji : Türk Dil Kurumu’nun tanımı ile “Birtakım yiyecek, ilaç, toz, koku vb.ne hastalık derecesinde gösterilen aşırı tepki”. Biraz daha açmak gerekirse insanın bağışıklık (immun) sisteminin normal şartlarda tepki göstermemesi gereken gıda, ilaç, toz, ev akarı, polen, kimyasallar, metal, güneş vb. gibi uyaranlara aşırı tepki göstermesi ve bir takım hastalık belirtileri göstermesidir.
Alerjen: Herhangi bir alerjik reaksiyona neden olan maddeler; gıda, ilaç, polen, ev akarı, küf mantarı…gibi
Alerjik: Alerji ile ilgili, alerjiye dair; herhangi bir maddeye karşı alerji belirtisi gösteren kişi
Alerjik göz nezlesi (Konjonktivit): Konjonktiva (gözün en dış tabakası ve göz kapaklarının iç yüzeyini saran zar tabaka) iltihaplanmasıdır. Genellikle bir enfeksiyon sonucu oluşur. Bu enfeksiyona bakteri, virüs veya alerji neden olabilir. Teşhisini ancak konunun uzmanı bir hekim yapabilir.
Alerjik rinit (Saman nezlesi): Havayla solunan alerjenlerin; burun, boğaz ve gözlerde yarattığı alerjik reaksiyona verilen isimdir. Genellikle görülen belirtiler sürekli burun akıntısı, burun tıkanıklığı, koku alma duyusunda azalma, burunda kaşıntı, hapşırma, gözlerde sulanma, boğazda gıdıklanma ve kuru öksürüktür.
Anafilaksi: Ani başlayan ve hızlı seyir eden, tüm doku ve organları etkileyebilen hatta ölüm ile sonuçlanabilen şiddetli alerjik reaksiyondur. Bakınız Alerji Belirtileri Nelerdir? dosyası
Anjiyoödem: Herhangi bir alerjene maruz kalan kişinin genellikle göz kapakları, ağız çevresi, el ve ayaklarda ödem şeklinde şişlikler gelişmesi ile seyreden alerjik bir reaksiyondur.
Astım: Solunum yollarının süregelen bir iltihap sonucu aşırı derecede duyarlı olmasına ve bazı etkenlerle zaman zaman daralmasına neden olan bir solunum yolu hastalığıdır. Genel kabul gören görüşe göre, doğuştan soluk boruları duyarlı bireylerde çevresel koşulların etkisi ile astım oluşmaktadır ayrıca geçirilen zatüre vb.. hastalıklarda astımın oluşmasında önemli etkenlerdendir.
Atopik dermatit: Bakınız egzema
Bağırsak florası: Canlıların sindirim sisteminde yaşayıp, onun sindirimiyle ilgili çeşitli yararlı işlevler gören mikroorganizmalardır. Bağırsak florası ile insanlar arasındaki ilişki, her iki tarafa da yarar sağlar. İnsanlar bağırsak florası olmadan yaşayabilseler de, bağırsak florasının kullanılmayan maddeleri fermantasyon ile kullanılır maddelere dönüştürmek, bağışıklık sistemini eğitmek ve zararlı organizmaların büyümesini engellemek gibi yararlı işlevleri vardır. Ancak bazı bağırsak mikroorganizmaları hastalık da yapabilir.
Besin yüklemesi: Bakınız Süt yüklemesi
Bronşiolit: Akciğerlerdeki küçük hava yolları olan bronşiollerdeki iltihaplanmadır. Genellikle nedeni akut viral enfeksiyonlardır. Mutlaka uzman bir hekimin öncülüğünde tedavi edilmesi gerekir.
Bronşit: Akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut bronşit, genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür. Hastalığın başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü cerahatli balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. Kronik bronşit ise havayollarını yağlayan bezlerin büyümesi, iç yüzlerinde bulunan tüylerin görevini yapamaz hale gelmesi ile ortaya çıkar. Mutlaka uzman bir hekimin öncülüğünde tedavi edilmesi gerekir.
Çoklu besin alerjisi: Kişinin birden fazla besin çeşidine karşı alerjik reaksiyon göstermesine denir. Bu kişilerde genel alerjenlerin dışında herhangi bir besin de alerjik reaksiyon oluşturabilir.
Çölyak hastalığı (Gluten Enteropatisi): İnce bağırsağın, gluten proteinine karşı ömür boyu süren ve kronikleşen alerjisi, hassasiyetidir. Alınan glutenli gıda, ince bağırsakta bileşenlerine ayrıştırılıp bağırsak mukozası üzerinden kana karışır. Vücudumuzun yeterince gıda alabilmesi, ince bağırsakta çok sayıda bulunan ve villus çıkıntıları olarak adlandırılan kıvrımlar tarafından sağlanır. Çölyak hastaları glutenli yiyecekler tükettiklerinde bağırsak mukozasında alerji nedeniyle villus çıkıntıları ve kıvrımları tahrip olarak azalır ve küçülürler. Böylece bağırsak yüzölçümü gittikçe azalır ve alınan gıdalar emilemez hale gelir. Sonuçta beslenme yetersizliği, arkasından da hastalık belirtileri ortaya çıkar. Küçük çocuklarda kusma, ishal, karın şişliği, iştahsızlık, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi daha ileri yaşlarda sadece kansızlık, boy kısalığı, kemik zayıflığı ve nedeni bilinemeyen karaciğer hastalığı gibi çok değişik belirtilerle de kendini gösterir. Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığı oto-immün sistem rahatsızlığı olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak da sınıflandırılabilmektedir. Çölyak hastalığının kesin tanısı ancak deneyimli bir gastroenterolog tarafından yapılacak kan tahlilleri ve ince bağırsak biyopsisi ile tanımlanabilir. Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır, yani ailevi kalıtım söz konusudur. Bazen hastalık bir ameliyat, çocuk doğumu, hamilelik, viral enfeksiyon ya da şiddetli duygusal stresten sonra tetiklenebildiği gibi ilk seferde de aktif olabilir. Hastalık yaşamının her hangi bölümünde ortaya çıkabilmektedir. Tanı konulduktan sonraki aşamada uyulması gereken tek tedavi yöntemi ise size uzman hekim tarafından önerilen gluten içermeyen besinlerle beslenmektir. Gluten buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunduğu için bu gıdalardan ömür boyu uzak durmak gereklidir.
Deri (prick) testi: Deri altına belirli alerjenleri nüfus ettirerek kontrollü ve hafif bir alerjik reaksiyon oluşturmayı hedefleyen, böylece kişiye tıbbi olarak alerji teşhisi koymaya yarayan test yöntemidir. Deri üzerinde oluşan kızarıklık/kabarıklık standart skala ile karşılaştırılıp kişide alerjinin varlığı/yokluğu ve derecesi belirlenir. Test mutlaka bir Alerji uzmanı hekim tarafından uygulanmalı ve değerlendirilmelidir.
Diyare: Bakınız ishal
Egzema (Atopik dermatit): Deride kızartı, kaşınma, sulanma, kabuk bağlama vb. doku bozukluklarıyla kendini gösteren ve bulaşıcı olmayan bir deri hastalığıdır.
Endoskopi: Gastrointestinal endoskopi adıyla da bilinen yemek borusu, mide, oniki parmak bağırsağı ve kalın bağırsağın incelendiği tetkik yöntemlerinin genel adıdır. Tetkik öncesi hasta 8-12 saat arası aç kalmalıdır. Genel anestezi yapılması planlanıyorsa gerekli tetkikler yapılır. Tetkik için hasta sol yana yatırılır ve sabitlenerek başı 90 derece sola döndürülür. Ağız boşluğuna dişleri ve endoskobu korumak için ağızlık takıldıktan sonra ucunda kamera bulunan endoskop ağızdan mideye indirilir ve hastanın iç organlarının görüntüsü ekranda izlenerek gerekli teşhis yapılır.
Eozinofil: Kanda bulunan bir çeşit lökosittir. İçerdiği protein nedeni ile parazitlere karşı etkilidir.
Eozinofili: Kandaki eozinofil değerlerinin sayıca artmasına denir. Eozinofili, alerjik reaksiyonlarda ve paraziter enfeksiyonlarda kendini gösterir.
Epinefrin: Adrenalin
Epipen: Ana maddesi epinefrin (adrenalin) olan ve anafilaksi adı verilen ciddi alerjik reaksiyon durumunda uygulanan oto enjektördür. Bakınız Epipen kullanma talimatı
Gaita: Tıbbi olarak dışkıya verilen isimdir.
Gastroenterolog: 6 yıl süren tıp eğitimi ve 5 yıl süren iç hastalıkları uzmanlık eğitimi üzerine en az 3 yıl süre ile sindirim sistemi (Gastrointestinal sistem) hastalıkları ve bu hastalıkların endoskopik teşhis ve tedavi yöntemleri konusunda üst ihtisas yapan tıp hekimlerine verilen addır. Alerjik reaksiyonları ağırlıklı olarak sindirim sistemi üzerinde gösteren kişilerin alerji konusunda da uzman bir gastroenteroloğa başvurması gerekir.
Gluten: Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan proteindir.
IgE (İmmunoglobulin E): Vücudun bağışıklık sisteminde rol alan, antikor denilen savunma maddeleridir. Kandaki IgE miktarı genelde alerjik rahatsızlıklarda yükselir. Kanda iki çeşit IgE değeri bakılabilir. Total IgE, vücudun tüm alerjenlere karşı ürettiği toplam antikor miktarını gösterir. Spesifik IgE ise belirli bir alerjene karşı vücudun ürettiği antikor miktarını gösterir. (Gıda, polen, küf mantarı, hayvan tüyü vb. gibi)
İnhalan alerji: Solunum yolu ile alınan alerjenlere karşı ortaya çıkan alerji tipidir.
İmmün sistem (Bağışıklık sistemi): Bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Her yabancı maddeye karşı ayrı bir savunma planı hazırlar ve salgıladığı antikorlar ile bu maddelere karşı savaşır. Hazırladığı her savunma/savaş planını hafızasına kaydederek vücut tekrar aynı madde ile karşılaştığında aynı yöntemi kullanarak vücudu saldırıdan korur.
İmmün yetmezlik (Bağışıklık yetmezliği): Enfeksiyon hastalıklarına karşı durma yeteneğinde olan bağışıklık sisteminin tamamen yokluğu veya uyumsuzluk halinde olması durumudur. Bağışıklığı eksik olan bir kişi özellikle fırsatçı enfeksiyonlardan daha kolay etkilenebilir ve normal kişlere göre daha sık ve daha şiddetli hastalanabilir.
İshal (Diyare): Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması durumuna verilen isimdir. İshal kesinlikle bir hastalık değil, bir hastalık belirtisidir. Ancak konunun uzmanı bir hekim tarafından neden olan hastalığın teşhisi ve akabinde tedavisi gerçekleştirilir.
Kabızlık (Konstipasyon): Bağırsak hareketlerinin yetersiz olması nedeniyle haftada üç kez veya daha az sayıda dışkılamaya ve dışkılama güçlüğüne neden olacak şekilde sert dışkı yapmaya kabızlık denir. Kabızlığın neden kaynaklandığını ve nasıl önlenebileceğini ancak bu konuda uzman bir hekim belirleyebilir.
Kalpotektin (Calprotectin): İnsan vücudunda bulunan kalsiyum ve çinko bağlama seviyesi yüksek olduğu için sağlık açısından çok yaralı bir protein cinsidir. Bu proteinin bağırsak duvarını bakteri ve mantarlardan koruyucu ve bağışıklık sistemini destekleyici etkisi vardır. Olası bir bağırsak iltihaplanmasında hücre dışına salınır ve gaita ile vücut dışına atılır. Bu nedenle besin alerjisinin yanı sıra bağırsak iltihaplanmasına neden olan diğer bir çok hastalığın teşhisi için de gaitada kalprotektin miktarına bakılabilir.
Kolit: Kalın barsağın iltihaplanması ile karakterize edilen bir sindirim sistemi hastalığıdır. Kramp şeklinde karın ağrısı, kanlı mukuslu ishal, tenezm (tam boşalamama hissi), bulantı, kusma, ateş, kilo kaybı ve iştahsızlık gibi belirtiler gösterebilir. Doğru teşhis ve tedavi ancak konunun uzmanı bir hekim tarafından yapılır.
Kolonoskopi: Endoskop ile hastanın makatından girilerek sadece kalın bağırsağın görüntülendiği endoskopik yöntemdir. Bakınız Endoskopi
Konjonktivit: Bakınız Alerjik göz nezlesi
Konstipasyon: Bakınız kabızlık
Krup (Laringotrakeal bronşit): Üst hava yolunun viral enfeksiyonunun neden olduğu bir solunum enfeksiyonudur. Havlar tarzda öksürük, stridor (tiz ve hırıltılı bir ses), boğukluk ve zor nefes alma gibi belirtiler gösterir.
Kurdeşen: Bakınız ürtiker
Laktoz: Doğada sadece sütte bulunan süt şekeri de denilen bir karbonhidrat cinsidir. Sütün aromasında önemli bir payı bulunmaktadır. İnek sütündeki oranı ortalama % 4,8, anne sütünde % 7’dir. Koyun sütünde % 4,6, keçi sütünde de ortalama % 4,0 oranında yer alır.
Laktoz intoleransı: Laktozun parçalanıp vücut tarafından kullanılabilmesi için sindirim sisteminde, ince bağırsakların yüzeyinde “laktaz” denilen bir enzimin varlığına ihtiyaç duyulur. Laktaz enzimi varlığında, süt şekeri yapıtaşlarına (galaktoz ve glukoz) ayrılabilir ve rahatlıkla sindirilebilir. Laktaz enzimi eksikse ya da yeterli işlev göremiyorsa laktoz parçalanamaz ve bağırsaklarda birikir, beraberinde sıvı ve elektrolit tutulumuna yol açar. Sonuçta bağırsaklarda biriken bu kitlenin ileriye doğru hareket ettirilip atılabilmesi için bağırsak hareketleri hızlanır, ishal meydana gelir. Laktoz aynı zamanda bağırsak bakterileriyle de etkileşime geçip fermantasyona uğrar, bunun sonucunda hidrojen gazı açığa çıkar. Bu durum ishali arttırmanın yanı sıra gaz ve şişkinlik başta olmak üzere diğer sindirim sistemi yakınmalarına yol açar. Tanıda yol gösterici olan belirtilerin yanı sıra bebeklerde gaitada redüktan madde, ph, şeker kromatografisi testleriyle desteklenebilir. Daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde ise laktoz tolerans testi yapılabilir. Laktoz tolerans testinde açlık kan şekeri ölçüldükten sonra kişiye laktoz içeren sıvı içilir ve ardışık kan şekeri (glukoz) ölçümleri yapılır. Eğer kan şekeri bazal değere göre 30 mg/dL üzerinde yükseliyorsa, laktoz glukoza parçalanabiliyor yani laktoz intoleransı yok demektir. Uzman bir hekim tarafından koyulan teşhis sonrası kişinin beslenmeden laktoz içeren ürünler çıkartılabilir veya laktozsuz süt ürünleri tercih edilebilir. Dışarıdan takviye olarak alınacak laktaz enzimi de laktoz intoleransı belirtilerini ortadan kaldıracaktır.
Laringotrakeal bronşit: Bakınız krup
Mukus: İnsan vücudunun solunum, sindirim ve üreme organları tarafından üretilen, yumurta akı gibi kaygan, yapışkan ve elastik sıvıya verilen isimdir. Solunum yollarında üretilen mukus, virus, bakteri ve diğer yabancı maddeleri yakalamaya yarar. Alerjik reaksiyonlarda ve enfeksiyon hastalıklarında mukus artışı gözlenir. Mide tarafından salgılanan mukus ise mide duvarının mide asidi tarafından zarar görmesini engeller. Azalması ile beraber mide duvarında asit yanıkları ile açılan yaralar ve kanamalar oluşabilir. Bağırsak duvarında da aynı şekilde sindirimi kolaylaştıran mukus bulunmaktadır. Olası bir bağırsak iltihaplanmasında mukus miktarı artarak dışkıda gözle görülür hale gelir. Kişinin salgıladığı mukus miktarındaki anormal artışın nedeni ancak uzman bir hekim tarafından saptanabilir.
Otoimmün (kendinebağışık) hastalıklar: Normalden fazla etkin olan bir bağışıklık sisteminin, vücudun kendi dokularını yabancı olarak algılayıp, onlara saldırmasıyla sonuçlanır. En bilinen otoimmün hastalıklar; Romatoid artrit, Tip 1 diyabet, Sistemik Lupus eritematozus, Çölyak, Crohn, Hashimoto tiroiditi, Skleroderma, Addison hastalığıdır.
Özofajit (Yemek Borusu İltihabı): Ağzınızdan mideye yemek taşıyan kaslı bir kanal olan yemek borusunun dokularının iltihaplanmasıdır. Reflü kökenli özafajitte mide içeriğinin yemek borusu (özofagus) içine kaçması sonucunda yemek borusu tahriş olur ve yemek borusu iç duvarında (mukoza) önce ödem, sonra da ülser ve darlık oluşur.
Patch testi: Bakınız Yama testi
Prebiyotik: Sindirilmeyen ancak bağırsakta fermente olan ve kolondaki yaralı bakterilerin(probiyotikler) çoğalmasını ve etkinliğini olumlu yönde etkileyerek aynı zamanda vücudun sağlığını da iyileştiren besin öğeleridir. Prebiyotiklerin başlıca kaynakları; soğan, sarımsak, yer elması, muz, tam tahıl ürünleri, kurubaklagillerdir.
Prick testi: Bakınız Deri testi
Probiyotik: Ağız yoluyla yeterli miktarda alındığında canlının sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Canlının yeterince parçalayamadığı maddelerin parçalanıp sindirilmesine yardımcı olurlar, bağışıklık sistemini güçlendirerek bağırsak içindeki zararlı bakteriler ile mücadele edilmesini desteklerler, ayrıca birçok yararlı vitamin ve protein üretirler. Probiyotik ürünlerin başlıcaları; yoğurt, kefir, boza ve tarhanadır.
Reflü: Mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması ile ortaya çıkan rahatsızlığa verilen isimdir. Asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen bir kapak mekanizması vardır. Reflü hastalarında en sık görülen özellik bu mekanizmanın gevşekliğidir. Bakınız Alerji Kökenli Reflü dosyası
Rektoskopi: Endoskop ile hastanın makatından girilerek sadece kalın bağırsağın son 15-20 cm’lik kısmının(rektum) görüntülendiği endoskopik yöntemdir. Bakınız Endoskopi
Rinit: Bakınız Alerjik rinit
Saman nezlesi: Bakınız Alerjik rinit
Sinüzit: Sinüs, burun ve göz çevresindeki kemiklerin içindeki boşluklara verilen addır. Bu boşlukların burun içine açıldıkları kanallardaki tıkanıklıklar nedeniyle iltihaplandığında ortaya çıkan enfeksiyona sinüzit denir. Belirtileri için bakınız Alerji, Nezle, Sinüzit- Aralarındaki farkı nasıl anlarsınız? dosyası
Spesifik IgE: Bakınız IgE
Süt alerjisi: Kişinin sütün içindeki proteinlere karşı alerjik reaksiyon göstermesine denir. En çok bebeklik çağında rastlanır.
Süt (Besin) Yüklemesi: Alerjik olduğundan şüphe edilen kişiye hastane ortamında belirli zaman aralıklarıyla azar azar belli bir alerjen gıdayı ağızdan vererek ortaya çıkabilecek reaksiyonlara göre alerji teşhisinin koyulmasına yardımcı olan yöntemdir. Deneme mutlaka bir Alerji uzmanı hekim tarafından uygulanmalı ve değerlendirilmelidir.
Total IgE: Bakınız IgE
Ürtiker (Kurdeşen): Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan kaşıntılı deri döküntüsüdür.
Villus: Mide tarafından parçalanan besinlerin ince bağırsak tarafından emilip kana karışmasını sağlayan küçük ve parmak şekline benzeyen tüpçüklerdir. Alerjen gıda alındığında villuslar düzleşir ve görevini yapamaz hale gelirler. Villuslar olmadan kişi, ne kadar yiyecek yerse yesin, sağlıklı beslenemez.
Yama (patch) testi: Alerjenlere genellikle ani değil gecikmiş reaksiyon gösteren kişilere uygulanan alerji teşhis yöntemidir. Belirli alerjenlerin yama halinde kişinin derisine 3 gün gibi uzun süreli teması sağlanarak bu süre sonunda deride oluşan reaksiyon standart skala ile karşılaştırılıp alerjinin varlığı/yokluğu ve derecesi belirlenir. Test mutlaka bir Alerji uzmanı hekim tarafından uygulanmalı ve değerlendirilmelidir.